Mete Atatüre Kimdir?
Kuantum optik olgular üzerine yaptığı çalışmalar ile 2020 yılında Thomas Young Madalyası ve Ödülüne layık görülen Mete Atatüre’yi gelin daha yakından tanıyalım.
Türk fizikçi ve akademisyen olan Prof. Dr. Mete Atatüre 19 Şubat 1975’te Kayseri’de doğmuştur. Dört farklı şehir ve sekiz farklı okulun sonunda profesyonel olarak fizik bilimi ile ilgilenen Prof. Dr. Mete Atatüre’nin fiziğe olan yeteneğini fizik öğretmeni keşfetmiştir. Fizik dersine yeteneği olduğu lakin fazla ilgisi olmadığı süreçte öğretmeninin tavsiye ettiği kitaplar sayesinde fizik bilimine ilgisi artmıştır. Ortaöğrenimini Ankara Gazi Anadolu Lisesinde, Üniversite eğitimini Bilkent ve doktorasını ise Boston Üniversitesinde tamamlamıştır. 2007 yılında Cambridge Üniversitesi, Cavendish Laboratuvarında öğretim üyesi olarak çalışmaya başlamıştır. Günümüzde Cambridge Üniversitesinde profesör olarak görev almakta ve ekibi ile birlikte çalışmalarına devam etmektedir.
Cavendish Laboratuvarında Yaptığı Çalışmalar
Cavendish Laboratuvarında grubu ile yaptığı çalışmalar için “Nedir bu kuantum?” diye sorulduğunda kısaca şöyle özetliyor :
“Tam olarak bizim yaptığımız araştırmaların çerçevesi, ışık ile maddenin etkileşimini kuantum fiziği çevresinde incelemektir. Halk arasında yalnızca katı, sıvı ve gaz halini bildiğimiz maddenin birden fazla fazı vardır. Maddede olduğu gibi ışığın da birden fazla türü vardır. İki farklı sistemin birbiri ile nasıl etkileştiğini, etkileşmesi durumunda ne olduğunu ve mümkünse gelecekte ne gibi teknolojiler oluşturabileceği ile ilgili çalışıyoruz.”
Prof. Dr. Mete Atatüre
Prof. Dr. Mete Atatüre’yi Ödüle Götüren Çalışma
Işığın Sesi Olur Mu ?
Işığın gürültü ölçümü yapan Mete Atatüre hem sürecin hem de anlatmasının zor olduğunu söylemiştir. Yarı iletken kuantum noktaları üzerine çalışmalar yaparken ışığın gürültü ölçümünü yaptığını ve aslında ilk amacının bu olmadığını söylemiştir. Ekibi ile birlikte yarı iletken kuantum noktalar üzerinde çalışmalar yaparken gürültü ölçümünün ilgisini çekmesi ile ekibine araştırma konusunu değiştirmeyi teklif etmiş ve oy çoğunluğu ile bir fotonda sıkıştırılmış gürültü ölçümü çalışmalarına başlamışlardır.
35 Yıldır Başarılamayan Ölçüm
“Bu çok küçük ama çok temel kuantum etkiyi gözlemleyebilmek için önce doğal atom yerine, kuantum nokta dediğimiz yarı-iletken nanomateryal kullandık. Böylece ışıkla etkileşimi tek bir atomdan 100 kat daha fazla olan bir ‘süper atom’ elde etmiş olduk. Yıllardır gözlenemeyen bu kuantum gürültüsünü böylece net bir sekilde ortaya çıkardık. Yani, tam karanlıkta bile her daim var olduğunu düşündüğümüz temel gürültü seviyesinin, o karanlığa çok az miktar ışık eklediğimizde düşürülebileceğini ispat ettik. Bu etkinin var olabildiği deney koşullarında gürültü ölçümü 35 yıldır çok denenmesine rağmen başarılamamıştı. Bunun ana sebebi olarak, etkinin var olduğu ışık seviyesinin gürültü ölçümü için çok az olmasıydı.”
Işık seviyesinin gürültü ölçümünü yapan Prof. Dr. Atatüre, yaptığı çalışmayı anlaşılabilir bir şekilde açıklıyor :
“Radyoda iyi sinyal alınmadığında parazit bir cızırdama olur. Radyo kapandığında cızırtı gider. Kuantum dünyasında ise radyo kapatıldığı halde cızırtı hala vardır.”
Kuantum dünyasında boşluklar olarak adlandırdığımız yerde parçacıklar sürekli doğuyor ve ölüyor. Parçacıkların doğması ve ölmesi arka planda enerji gürültüsü yapmaktadır. Bahsedilen gürültü ışık şiddeti arttıkça artmaktadır.
Prof. Dr. Mete Atatüre’nin 2015 yılında ışığın gürültü ölçümünü yapması ve kuantum teknolojilerine, heyecan verici uygulamalar sağlaması ile 2020’de Thomas Young Ödülü almıştır.
Işığın Sesi Dinlenebilen Bir Ses Mi?
Optik heterodin dedektörü sayesinde çok yüksek frekanstaki ışığı dinlemek yerine yerel osilatörden gönderilen ışığın frekansına yakın frekanstaki referans ışık karşılaştırılır; bu karşılaştırma sonucunda ise dedektör, iki ışık frekansı arasındaki fark kadar bir sinyal oluşturur. Oluşan bu sinyal ise ışığın gürültü ölçümü olarak adlandırılıyor.
Bilim İnsanının Keşif Süreci Nasıl Başlar?
Bilgiyi teknoloji ile harmanlayıp topluma sunan bilim insanları araştırma süreçlerinde belirli yollardan geçmektedir. Bilim insanının keşif sürecinde iletişimde olduğu şey doğadır. Prof. Dr. Mete Atatüre, keşif sürecini eğlenceli bir dille anlaşılabilir kılmaya çalıştığı konuşmasında “Hadi bakalım bugün ne keşfedeceğim acaba?” diye ofislerinde oturmadıklarını dile getirmiştir. “Bilim insanı iletişimde olduğu doğaya doğru soruları sormalıdır.” diyerek keşif sürecindeki en önemli adımın amaca yönelik uygun soruları bulmak olduğunu söylemiştir.
Kuantum Bilgisayarların Fizikteki Yeri
Kuantum mekaniksel olarak elektronların kendi etrafında dönmeleri ile oluşan spinin sembolik olarak saat yönünde ve saat yönünün tersinde olması özelliğine göre 1 veya 0 değerleri atanmaktadır. Bu sayede alışmış olduğumuz bilgisayarlardaki 1 ve 0 değerlerini fizik bilimini kullanarak elde ediyoruz. Prof. Dr. Mete Atatüre bu alanda yaptığı çalışmalarda neden yarı iletkenleri kullandığını şu sözlerle açıklıyor: ” Işıkla çok iyi etkileşim gösteren yarı iletken malzemelerle çalışıyoruz. Yarı iletken malzeme elektronların spinlerini verirken onları ışığa da bağlayabiliyor; bu sayede kuantum bilgisayar ve kuantum iletişim arasında yeni bir yol olarak kuantum ağları oluşmaktadır.
Prof. Dr. Mete Atatüre’nin Gözünden STEM Eğitimi
Ülkemizde giderek STEM alanına ilgi artmaktadır. STEM eğitiminin uluslararası bir kavram olduğunun farkında olunmasının altını çizen Prof. Dr. Meta Atatüre, bu eğitimin ulusal değil uluslararası bir çerçevede yapılmasının önemli olduğunu düşünmektedir. STEM eğitimi alan öğrencilerin birçoğunun daha önce hiç fark edemedikleri yeni alanlara yöneldiğini söylemiştir. STEM eğitimi alan öğrencilerin iş hayatında da daha fark yarattıklarını düşünmektedir.
Prof. Dr. Mete Atatüre’ye Göre Hayatın Katmanları
Hayatın katmanlardan oluştuğunu varsaydığımızda yaptığı çeşitli çalışmalarla yeni bilgiye ulaştıkça gidilecek ve aşılacak birçok katmanı daha keşfettiğini söyleyen Prof. Dr. Mete Atatüre, her zaman keşfedilecek bilgilerin var olduğunu ve her yeni durumda yeni bir katmanın karşımıza çıkacağını düşünmektedir.
Bilim insanın her zaman yeni bilgiye ve kendine geliştirmeye açık olması gerektiğini göz önüne alırsak Prof. Dr. Mete Atatüre’nin hayata bakış açısı sayesinde birçok gence ilham olacağını ve henüz keşfedilmemiş konulara katkısı olacağı sonucuna varabiliriz.
Prof.Dr.Mete Atatüre’nin Sosyal Yaşamı
Fizik dışında sanat ile uğraşan Prof. Dr. Mete Atatüre boş zamanlarında resim çiziyor. Mümkünse her akşam film izlemeye çalıştığını ve çizgi romanlara ilgisi olduğunu söylemiştir. Favori mekanının ise Hot Numbers olduğunu söyleyen Atatüre eğlenceli bir dil ile “Benimle tanışmak isteyenler beni orda buluyor.” demiştir. Mietzi (kedisi) ile birlikte eğlenceli fotoğrafları olan Mete Atatüre kedisinin bilgisayarına çok ilgili olduğunu ve çalışmalarında kedisinin de yanında bulunduğunu söylemiştir. Mietzi’nin araştırmaların ilk tanığı olduğunu göz önüne alırsak bilim kedisi olduğunu söyleyebiliriz.
Prof.Dr.Mete Atatüre en son 10 Kasım 2022’de Brand Week İstanbul’da “Tut ki Bilime Yeniden Başladık!” adlı konuşması ile ülkemizde bulunmuştur.
Cavendish Laboratuvarı’nın Yeni Başkanı Prof. Dr. Mete Atatüre
Prof. Dr. Mete Atatüre, Cambridge Üniversitesi fizik bölümü Cavendish Laboratuvarı’nın yeni başkanı oldu.
Cavendish Laboratuvarı’nın tarihinde önemli bir yere sahip olan James Clerk Maxwell laboratuvarın ilk başkanıydı.
Cambridge Üniversitesi bu gelişmeyi sosyal medya üzerinden duyurdu.
Prof. Dr. Mete Atatüre’nin açıklaması:
Bu rolde bana güvenilmesinden ve Andy Parker ile Cavendish Laboratuvarını bugünkü haline getiren herkesin ayak izlerini takip edecek olmaktan inanılmaz derecede onur duyuyorum.
Prof. Dr. Mete Atatüre
150 yıllık bilimsel mirası taşıyoruz ancak ileriye dönük kalmamız gerekiyor. Geçmişteki başarılar bugünümüzü şekillendirdiği gibi, bugünün meraka olan bağlılığı da yarının atılımlarını tanımlayacak.
Fizik bölümü sürekli bir yolculuk halindedir. Beni ve meslektaşlarımı heyecanlandıran ve insanları bize çeken şey bu: teşvik, olasılık duygusu, yenilik ve bugün bunda daha da aktif rol almaktan gurur duyuyorum.
Ray Dolby Merkezi’nin ve amaca yönelik inşa edilmiş, en son teknolojiye sahip tesislerimizin hem bilimsel hem de sosyal kültürümüz üzerinde olumlu bir etki yaratacağını, meslektaşlar arasındaki etkileşimi en üst düzeye çıkaracağını, bize ve ortaklarımıza bir şeyler yapmamızı sağlayacağını umuyorum.
Ana kaynağımız insanlar ve yakında gelecek yeni çağda topluluğumuzu desteklemek için elimden gelen her şeyi yapacağım.
Prof. Dr. Mete Atatüre mezun ettiği 25. doktora öğrencisi üzerine hislerini sosyal medya hesabından paylaştı.