Penceremden Fizik

Yağmurlu havalarda pencereden dışarıyı izlemek çoğu insan için huzur vericidir. En sevdiğimiz yiyecekleri ve içeceklerimizi hazırlayıp camın kenarına geçeriz. Bazen kitap okur, bazen derin düşüncelere dalar bazen ise akıp giden hayatı gözlemleriz. Peki hiç “Fizik Gözlüğü” ile camdan dışarıyı seyrettiniz mi? Bu blog yazısı sizi kahvenizi, çayınızı alıp pencerenin yanına götürecek. Yeni yazımızda size gözlemleyebileceğiniz harika fizik bilgilerini deneyimleme fırsatı sunuyoruz. Arkanıza yaslanın ve bu eşsiz deneyimin keyfini çıkarın. Keyifli okumalar!

1. Arkanıza Yaslanın!

Eşsiz deneyime arkamıza yaslanmak ile başlayalım. Sırtımızı oturduğumuz koltuğa, sandalyeye yaklaştırırken hareket ediyoruz öyle değil mi?Fizikte hareket, bir cismin sabit bir noktaya göre yerinin zamana göre değişimidir. Yani sizde zaman ile oturduğunuz eşyaya göre yerinizi değiştiriyorsunuz. Bu durumda sabit olan nokta oturduğunuz sandalye veya koltuk oluyor.

Yaslandığımız zaman sandalyeye bir kuvvet uyguluyoruz. Aynı zamanda sandalye de bize bir kuvvet uyguluyor desem ne dersiniz? Biraz kulağa garip geliyor haklısınız. O bir nesne, nasıl bize kuvvet uyguluyor olabilir? Bu durum fizikteki Etki – Tepki Yasası ile açıklanır. Bu yasa Newton’un 3. Hareket Yasasıdır. Bir cisme, bir kuvvet etki ediyorsa; cisimden kuvvete doğru eşit büyüklükte ve zıt yönde bir tepki kuvveti oluşur. Yani sandalyeye ne kadar yaslanırsak, sandalye de bize o kadar yaslanacaktır 🙂

2. Pencereden İçeriye Süzülen Işığı Keşfedin!

Gündüzleri evimizi aydınlatan güneş ışığı nasıl görmemize yardımcı oluyor hiç düşündünüz mü? Beş duyu organımızdan biri olan göz, ışığa duyarlı bir optik alettir aslında. Aynı bir fotoğraf makinesi gibi.

Göz merceğinin yanında; kornea, göz bebeği ve retina gözün yapısını oluşturur. Cisimlerden yansıyıp gözümüze ulaşan ışınların ilk durağı korneamızdır. Işınlar korneamıza düştükten sonra sırasıyla; göz bebeği ve göz merceğine uğrar. Burada göz merceğimiz ince kenarlı mercek görevi görür. Işınlar göz merceğinden geçtikten sonra cisimlerin görüntüsü retina tabakasında oluşur.

Bu görüntünün ters olduğunu söylesem ne düşünürsünüz? Evet, yanlış okumadınız. Aslında retina tabakasına düşen cisimlerin görüntüsü terstir. Beynin görme merkezi bu görüntüyü düzleştirir ve cisimleri olduğu gibi görmemizi sağlar. Pencereden dışarıya baktığımızda gördüğümüz her şey, aslında retina tabakasında terstir.

3. Ağaç Yapraklarına Bakın!

Kimi zaman gölgesinde oturduğumuz, kimi zaman suladığımız ağaçlara “Fizik Gözlüğü” ile bakalım. Rüzgarlı havalarda ağaçların yaprakları dans edercesine adeta süzülür. Yaprakların hareket etmesine etki eden kuvvet rüzgar kuvvetidir. Rüzgar kuvveti temas gerektiren bir kuvvettir. Fizikte kuvvetler ikiye ayrılır:

  1. Temas Gerektiren Kuvvetler
  2. Temas Gerektirmeyen Kuvvetler

Temas Gerektiren Kuvvetler, etkileşen iki cisim arasında fiziksel olarak etkileşime gerek duyulan kuvvetlerdir. Örneğin; itme veya çekme kuvveti. Bir masayı itmek için masaya temas etmemiz gerekir. Rüzgar kuvveti de bunlardan biridir. Ağaç yaprağının hareket etmesi için rüzgarın temas etmesi gerekir.

Bir bitkiyi suladığımızda toprağını suluyoruz, peki yapraklarına kadar su nasıl taşınıyor? Bunu fizikteki Kılcallık Olayı ile açıklıyoruz. Kılcallık, bir sıvının boru içerisinde adezyon ve kohezyon kuvveti birbirinden farklıyken meydana gelen yükselip alçalması olayına denir. Bir ağacın kökünü suladığımızda yapraklarına kadar suyu taşıyan gizli kahraman; kılcallıktır.

4. Gölgeleri Fark Edin!

Bir ışık kaynağının önüne ışık geçirmeyen opak bir madde yerleştirirseniz orada gölgesinin oluştuğunu gözlemlersiniz. Pencereden dışarıya baktığımızda bazı alanların güneşli bazı alanların ise gölgeli olduğunu fark edeceksiniz.

Güneş, doğal ışık kaynağımızdır. Güneş ışınlarının önüne bir madde gelince o maddenin gölgesini gözlemleriz. Evlerin, ağaçların gölgesinin oluşması güneş ışınlarının önünde durmalarıdır.

5. Gökyüzünün Maviliğine Bakın!

Gökyüzü gerçekten mavi renkte mi? Güneş ışığı beyaz renktedir. Eğer öyleyse neden gökyüzünü mavi renkte görürüz? Bunun sebebi güneş ışınlarının prizmadan geçerken kırılmaya ve saçılmaya uğramasıdır. Bu saçılma esnasında en fazla kırılma mavi dalga boyunda olduğu için gökyüzünü mavi renkte görürüz. Fakat fizikte en çok kırılan ışık mordur. O zaman neden gökyüzünü mor renkte görmüyoruz?

Bu sorunun cevabını şöyle açıklayalım. Güneş’ten gelen mavi ışık, mor ışığa göre daha fazladır. Bu yüzden gökyüzünü mavi olarak algılarız.

6. Kahvenizi Yudumlayın!

Kahvenizi veya çayınızı yudumlarken, “Fizik Gözlüğü” ile nasıl yorumlayabiliriz. Termodinamik; ısı, iş, sıcaklık ve enerji arasındaki ilişki ile ilgilenen bilim dalıdır. Fizikte kahvenizin bir süre sonra soğumasını, ısı alışverişi ile açıklarız. Isı maddeler arasında alınıp verilebilen bir enerjidir. Sıcaklık ise bir maddenin atom ve moleküllerinin ortalama kinetik enerjilerinin bir ölçütüdür. Fakat sıcaklık bir enerji değildir. Yani bir maddenin sıcaklığı olur ısısı olmaz.

İçtiğiniz kahvenin sıcaklığı ortamın sıcaklığından fazla ise, kahve ortama ısı verir yani iç enerjisi azalır. Ortam ise ısı aldığından dolayı iç enerjisi artacaktır. Yani kahvenizi soğutan şey zaman değil, bulunduğunuz ortamdır 🙂

7. Gözlerinizi Kapatın ve Etrafı Dinleyin!

Gözünüzü kapattığınızda dışarıdan gelen araba sesleri, duvardaki saatin sesi, nefesinizin sesini duyarsınız. Peki yakın olan sesleri daha fazla işitirken uzaktaki sesleri neden işitmeyiz? Çünkü ses bir enerji türüdür. Ses dalgaları katı, sıvı ve gaz moleküllerinin titreştirilmesi ile oluşturulur. Bu moleküllerin titreşmesi ile oluşan ses dalgaları, bir diğer moleküle aktarılır. Kulağınıza gelen ses dalgaları, kulak zarınızı titreştirir ve bu uyarılma sonucunda beyne aktarılır. Beynimiz de bunu ses olarak algılar.

Aslında konuşurken sesimiz dalgalar halinde karşımızdaki kişinin kulak zarını titreştiriyor. Bunun farkında olarak gözlemlemek artık sizler eşsiz bir deneyim olacak.

Bu blog yazımızda sizi pencerenizin önünden bir fizik yolcuğuna davet ettik. Bu yolculuğu bizimle beraber deneyimlediğiniz için teşekkür ederiz. Deneyimlerinizi sosyal medya hesaplarımızdan bizimle paylaşabilirsiniz.

İçeriklerimizden ve blog yazılarımızdan haberdar olmak için bizi takip etmeyi unutmayınız! Bir sonraki blog yazımızda görüşmek dileğiyle.

KAYNAKLAR

Kadriye Yılmaz

Kadriye Yılmaz

Bilim Tarihi: İnsanlığın Bilgi Yolculuğu

Bilim tarihi, insanoğlunun evreni anlama çabalarını ve bilgi birikimindeki gelişmeleri inceleyen büyüleyici bir alandır. Binlerce yıl öncesine dayanan gözlemlerden modern bilimsel yöntemlere uzanan bu yolculuk,

Çalışmak İnsan Doğasına Uygun Mu?

Çalışmayı monoton bir şekilde verilen görevleri yerine getirmek olarak mı görüyorsunuz? Soruyu bir de şöyle sormak isterim; çalışarak aslında kendi doğamıza mı yabancılaşıyoruz? Bu soruda

Bilinç Üzerine

Bilinç, bizler uykuya dalana kadar süren duyarlık ve farkındalık halidir. İlk olarak beynin edinilen bir bilgiyi işlemesi, ikinci olarak bir durum karşısında nasıl hissettiğimiz ve nasıl farkında olduğumuzdur.